Aç Kalarak Zayıflamak Mümkün mü?

Bugüne kadar bildiklerimizi tamamen ortadan kaldıracak gibi görünen Intemittent Fasting (IF) yani Aralıklı Oruç Diyeti yurt dışında hızlı bir şekilde kulaktan kulağa yayılırken, kafalarda da soru işareti bırakıyor. Kimi aç kalarak zayıflamayı tercih ederken kimileri de bu durumun oldukça tehlikeli olacağını söylüyor. Peki tüm dünyayı etkisi altına almaya başlayan IF diyeti nedir?

Bugüne kadar diyet hakkında birçok şey okuduk, belki birçok diyeti uyguladık, diyetisyenlerle görüştük ve sonuçta hepimiz şunu öğrendik; aç kalarak zayıflamak mümkün olsa da, vücuda verdiği zararlar nedeniyle oldukça sakıncalı. Aynı zamanda ‘ne kadar hızlı kilo verilirse o kadar hızlı alınır’ cümlesi de bugüne kadar aklımıza kazınan gerçeklerdendi. Fakat özellikle son birkaç yıldır başta Amerika olmak üzere birçok ülkede moda olan Aralıklı Oruç Diyeti (IF) bildiklerimize zıt bir diyet. Bu diyete göre yaklaşık 16 saat yemek yemiyorsunuz. Yani akşam 20.00 gibi yemeğinizi yedikten sonra bir sonraki gün öğlen 13.00’den önce besin tüketmiyorsunuz. Sadece sıvı tüketerek besleniyorsunuz. Tabii bu sıvılar da kalori içermeyenler arasından seçiliyor. Bu diyeti yapanlar şuna inanıyor; vücut aç kaldığında yakacak enerji bulamıyor ve yağ yakmaya başlıyor. Fakat biz bugüne kadar bunun tam tersine inanıyorduk yani vücut aç kaldığında panik olmaya başlıyor ve yağı depoluyor. Bu nedenle aç kalmamak için ara öğün tüketmek gerekiyor.

IF hakkında bilinmeyenler
Bu diyete göre gün içinde sadece sekiz saatlik süreçte kalori almak ve daha sonra aç kalıp büyüme hormonunu tetikleyerek yağ yakımını hızlandırmak gerekiyor.
• 16 saati aç geçiriyorsunuz. Fakat bu süre sizin için çok uzunsa; en az 10-12 saat kendinizi sınırlandırmanız gerekiyor.
• Spor yapanlar çoğunlukla bu diyeti tercih ediyor.
• Aç kalınan süre içerisinde su ile birlikte sıvı tüketmek serbest.
• Yapılan araştırmalara göre bu diyeti yapanların kanındaki insülin direnci azalıyor. Ayrıca IF diyeti ile yağdan zengin beslenenlerin kötü kolesterol ve triglesit’lerinde düşüş tespit edilmiş.
• Yapılan bir diğer araştırmada ise günde üç öğün ile 6-7 öğün beslenenler arasında metabolizma hızı açısından fark olmadığı tespit edilmiş.

• Saat 13.00: 1. öğün-günlük kalorinin yüzde 20’si alınıyor.
• Saat 17.00: 2. öğün-günlük kalorinin yüzde 50-60’ı alınıyor.
• Saat 21.00: 3. öğün-günlük kalorinin yüzde 20-30’u alınıyor.

IF hakkında bu kadar tartışma olunca biz de işin uzmanına sormadan edemedik. Gerçekten bu diyet işe yarar mı diye sorduğumuz Diyetisyen Canan Aksoy; “Diyet konusunda dönem dönem Montignac, Atkinson, Dukan gibi bazı akımlar çok moda oluyor. Çünkü hızlı kilo verdirme veya istediğin kadar şu besini tüketebilirsin gibi bir albenisi oluyor. Bir ayda 10 kilo vermek veya haftada beş gün istediğin her şeyi yiyebilmek insanlara cazip geliyor. Bilimsel bir mantığa oturmayan bu yanlış diyetlerin acısı ise sonra ortaya çıkıyor” diyor.
Aç kalarak zayıflamak tabii ki mümkün. Ancak aç kalarak verdiğiniz kiloların vücudunuza zarar vermemesi mümkün değil. Hızlıca verilen kiloları, sonrasında almamak da çok mümkün değil. Diyetisyen Canan Aksoy’a göre bu diyetler metabolizmamıza ve vücudumuza zarar veriyor: “Zayıflamak özellikle hızlı zayıflamak bir vaat ve bu vaat için sağlık kriterleri göz önüne alınmasa da pembe bir vaat. Bilimsel verileri gözden çıkardığı için genel beslenme önerilerinin tamamen dışında bir diyet. Oruç diyetleri zaman zaman yapılmıştır ama önemli olan bu sefer ne kadar moda olacağı arkasından ne kadar enkaz bırakacağı.”
16 saat açlık sırasında vücut ilk önce depo karbonhidratları, sonra kasları, en sonrasında da yağları yakıyor. Açlık sonrasında da tavsiye edilen günde 600 kalorilik bir beslenme. 600 kaloriyi günün hangi tarafında alırsanız alın mutlaka zayıflarsınız; sorun bu zayıflama şekli sağlıklı mı? Canan Aksoy, “Öncelikle bu kadar düşük kalorili bir diyetle bireyin hiçbir besin gereksinimini sağlamak mümkün olmayacağı için besin öğelerini sağlamak konusunda ciddi sorunu olan bir diyet. Uzun süreli açlıklar metabolizmayı düşüreceği, kas kaybını sağlayacağı için kaybedilen kilonun sağlıklı bir kilo olması da çok mümkün değil. İnsülin salgısını bozacağı için insülin yanıtında bozukluklar oluşabilir. Kas kaybının altını iki yönden özellikle çizmek isterim, kalp de bir kastır, kas kaybından bütün kaslarımız gibi o da zarar görecektir ve kas kaybı yaşayan kişilerin sonrasındaki diyetlerde kilo vermesi de çok kolay olmaz. Ve de bu tip bir diyet beslenme algımızı bozacağı için anoreksiya, blumia gibi beslenme bozukluklarına zemin oluşturabilir. Ben bir diyetisyen olarak böyle bir diyeti kimseye tavsiye etmem. Sağlıklı ve dengeli bir diyetle zayıflamak zorundayız, aman bir şey olmaz dememek lazım çünkü vücudumuzun yedek parçası yok” diyor.

Uzmanların birçoğuna göre sağlıklı ve dengeli bir zayıflama diyetinde 3-4 saatte bir beslenmek gerekiyor. Metabolizmamızın iyi çalışması dışında, insülin salınımını düzenlemek ve vücudumuzun gereksinimlerini sağlamak için bu önemli. Bu da günde ortalama 5-6 öğüne denk geliyor. Et, sebze, meyve grubunu çeşitlendirerek yemek gerekiyor. Mutlaka egzersiz yapmak da gerekiyor. En önemlisi de herkesin yaşı, cinsiyeti, gereksinimleri, genetik özellikleri farklı, bu nedenle şablon bir diyet yerine herkes kendine özel bir beslenme programı uygulamalı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir